NİNNİLER, NİNNİLERİMİZ
Gazetede okuduğum bir köşe yazısında Gagavuz Türkçesi’yle söylenen bir ninni dikkatimi çekti. Şöyleydi ninninin sözleri:
“Tavandaki yukarı kirişe bir makas astılar
O terzi olsun diye
Küçücük eline bir kalem verdiler
Yazar olsun diye
Kolaç Tepesi’nde başının üstünde bebek oynattılar
Oyuncu olsun diye
Beyaz bezle örttüler çocuğun yüzünü
Utangaç olsun diye
Yıkayıp suyunu laleye döktüler
O güzel olsun diye.”
Nedendir bilmiyorum bu ninni etkiledi beni. Çocukluğuma döndüm ve annemin beni uyuturken söylediği bir ninniyi anımsadım.
“(*)Nazlı ipek yumağım
Beşik sana kucağım
Yat uyu kuzucağım
Sevenler sevgilisi
Ninni yavrum diyeyim.”
Yavaş yavaş günümüze geldiğimde benim oğluma söylediğim bir ninniyi hatırladım.
“Git karga işine
Düşme yavrumun peşine
Karga seni tutarım
Kanadını kırarım
Benim oğlum uyuyacak
Uyuyup da büyüyecek
Tıpış tıpış yürüyecek.”
Sonra düşündüm kendi kendime neden ninni söyleriz biz anneler? Bebeklerimizi sakinleştirmek, uyutmak için mi yoksa onlarla iletişim kurmak için mi o güzel ezgilerden yararlanırız? Çocuğumuzu ninnilerimizle sarıp sarmalar, kucaklar, bağrımıza basarız. Onlarda bizim sevgi dolu sesimizin sıcaklığında kendilerini güvende hisseder ve uykuya bırakırlar minik bedenlerini. Mışıl mışıl uyurlar ninnide söylenenleri dinleyerek. Öyle ya anneler ya danayı ya kargayı yani kötülükleri ninnilerle uzaklaştırır bizden. Mışıl mışıl uyumamız, büyümemiz için iyi dileklerde bulunurlar. Huzur içinde uykuya dalışımız mutluluk verir annelerimize.
Ninninin ne anlama geldiğini araştırdığımda “Çocuğun uyumasının sağlanması ya da ağlamasının durması için, sade bir dille ve hece ölçüsüne göre ezgili olarak söylenen ezgili şiirler olarak tanımlandığını görüyorum. Ama bana göre bu tanımdan çok daha fazlası ninni. Anne ile çocuk arasında bağ kuran önemli bir iletişim aracı. Öte yandan halk kültürünün ürünleri, edebiyatın bir parçası, gıdamız olan müzik.
Çoğu zaman ilk söyleyeni belli değil ninnilerin. Yıllar içerisinde kulaktan kulağa aktarılarak günümüze kadar gelmeyi başarmışlar. Yaptığım mini araştırmada genellikle ninnilerin mani türünde bir dörtlükten ve nakarat bölümünden oluşan bir çeşit türkü olduğu bilgisine de ulaştım. Biliyor muydunuz; ninni, Divanü Lügati’t Türk’de “balubalu” diye adlandırılıyormuş.
Bazı kaynaklarda ninnilerin, annelerin çocuklarını uyutmaktan daha büyük anlamlar taşıdığı bilgisine ulaştım. Nasıl bir kadın kilim/halı dokurken duygu ve düşüncelerini o halıya/kilime aktarıyorsa motif motif, işte ninni söylerken de ezgilere döküyormuş duygularını, düşüncelerini, dillendiremediklerini. Hatta kız ve erkek çocuklara farklı ninniler bile söyleniyormuş. İnanmayacaksınız belki ama ağıt formunda söylenen ninniler de varmış.
Gelin birlikte erkek bebekler için söylenen bir ninniyi okuyalım.
“Benim yavrum küçücek
Gün geçtikçe büyüyecek
Asker olup yürüyecek
Ninni yavrum ninni.
Nenni diyem yatasın
Çabucak boy atasın
Baban beni döğende
Sen de ona çatasın.”
Gördüğünüz gibi bir annenin oğluyla kaderini paylaşması ve ondan medet umması yönünde söylenmiş bir ninni. Toplumsal bir sorun olan kadına yönelik şiddet ne yazık ki ninnilerimize bile girmiş ve o küçücük çocuğun omuzlarına kocaman bir sorumluluk yüklemiş.
Kız bebekler için daha farklı ninniler söylemiş anneler. Bir tanesini birlikte öğrenelim.
“Çift Kızlar Ninnisi
Nenni de kızıma da nenni
Uyusun kızlarım neni
Büyüsün çift kızların nenni
Dandin dandin danistan
Kızlarım da babasından don ister
Patiskadan giyemez kadifede pantolon ister
Uuuu uuu u Allah kızıma da uyku ver Allah
Edasına edasına
Oturmuşlar odasına
Sıvamış beyaz kollarını
Hizmet eder babasına.”
Kız çocukların kaderi biraz da bu ninniyle mi çizilmiş acaba? Babasına yani erkeğe hizmet edeceği, büyüyünce ev işlerini yapması gerektiği kulağına söylenmiş bir ezgi eşliğinde. Öte yandan da kız çocuklarına güzel kıyafetler yakışacağından dem vurulmuş. Eve para getirenin baba olduğuna dikkat çekilerek yeni giysiler evin reisinden istenmiş.
Ninnilerle büyüyen çocukların daha güçlü bir kişiliğe sahip oldukları, beyin gelişimlerinin hızlandığını, ruhsal olarak sakinleştikleri de yaptığım araştırmada edindiğim bilgiler arasında.
Peki, her çocuk kendisine ninni söylenmesinden hoşlanır mı? Bir arkadaşım torununun ninni dinlemeyi sevmediğini, ninni söylemeye başladığında ağladığını, huzursuzlandığını anlattı bana. Bir başka arkadaşım da küçükken annesinin ninni söylemeye başlamasıyla birlikte ağlamaya başladığını, ninniden hoşlanmadığını söylemişti bir sohbetimizde. Şaşılacak şey ancak demek ki böyle de bir gerçek var. Tabii her kültürün kendine has ninnileri, başka başka mizaçta çocukları var. Bir de yukarıda bahsettiğim gibi ninnilerle çocukların omuzlarına yüklenen sorumluluklar var. Belki de çocuklar annelerinin yanık sesiyle birleşen ezgilerin anlatmaya çalıştığı gerçekleri o minik yüreklerinde hissediyorlar, ninniyi sevmiyorlar, ağlayarak tepki gösteriyorlar.
Ben ninni dinlemeyi de söylemeyi de severim. Ninnilerin çoğu anonim olsa da söyleyeni belli olan ninniler de var günümüze ulaşan. Yıllar sonra ben de bir ninni kaleme aldım. Değerli bestekârlarımızdan Ramazan Özyurt besteledi ve kıymetli sanatçılarımızdan Derya Tunç Gülderen seslendirdi. Her dinlediğimde beni derinden etkiliyor ninnim. Yeri gelmişken sizlerle de paylaşmak istiyorum “Uyu Yavrum Mışıl Mışıl”ı.
Gözüne yaş değmesin hiç
Gülümse hep ışıl ışıl
Hayat seni üzmesin hiç
Uyu yavrum mışıl mışıl.
Gül kokulu ipek tenin
Yanağında minik benin
Bahtın açık olsun senin
Uyu yavrum mışıl mışıl.
(Nakarat)
Yumuk yumuk ellerin var
Baldan tatlı dillerin var
Canın yansa canım yanar
Uyu yavrum mışıl mışıl.
Son olarak diyeceğim o ki geçmişten günümüze ulaşan ninniler olduğu gibi bizden sonraya kalacak ninnilerimiz de olacak.
NOT: Uyu Yavrum Mışıl Mışıl’ı aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=Oinp5QyYOj4