Bugun...
Reklam
Reklam
OCAK HÜZÜNLERİ ve TERÖR…


Sancar MARUFLU DÜN & BUGÜN
 
 

OCAK HÜZÜNLERİ ve TERÖR…

MUSTAFA KOÇ’u, KAMER GENÇ’i ve TAHSİN YÜCEL’i Rahmetle Uğurluyoruz. UĞUR MUMCU’yu, GAFFAR OKKAN’ı, İSMAİL CEM’i ve AYDIN GÜVEN GÜRKAN’ı hasret ve sevgiyle anıyoruz…

Bugün çok karışık duygular içindeyim. Üzünç içindeyim. Hüzünlüyüm.

Ocak Ayı, zaten baştan sona acılarla, hüzünlerle dopdolu bir aydır. Evet; 23 Yıl önce Bugün, 24 Ocak 1993 günü, Ankara’da hain bir pusu sonucunda demokrasi düşmanlarının özel aracına koydukları bombanın patlamasıyla, yıllar öncesinden tanıdığım ve birlikte çalıştığım, Araştırmacı – Gazeteci - Yazar UĞUR MUMCU’yu yitirmiştik.

 

Yine; bir 24 Ocak günü, İzmir Belediyesinde Protokol ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü yaptığım yetmişli yıllarda, İzmir Emniyet Trafik Şube Müdürlüğü yapan ve dolayısıyla İzmir için birlikte el ele çalıştığımız çok sevdiğim kadim dostum GAFFAR OKKAN’ı da, 15 yıl önce; Diyarbakır Emniyet Müdürü olduğu 2001 yılının 24 Ocak’ında terör örgütünün haince düzenlemiş olduğu bir suikasti sonucunda bu gün yitirmiştik. Ve; tesadüfe bakınız; 1968 yılında İstanbul Milliyet’te başlayan gazetecilik yaşantımda en büyük desteğini aldığım, “halkla ilişkilercilik” mesleğini seçmemde de büyük katkıları olan ve siyasi yaşamında da danışmanlığını üstlendiğim, ağabey kardeş ilişkisi içinde olduğumuz, emsalsiz gazetecilerimizden İSMAİL CEM’i de mendebur kanser hastalığı yüzünden 9 yıl önce, bugün, 2007 yılının 24 Ocak gününde kaybettik. 24 Ocak olan bugün, bu üç değerimizi anacağımız programlar zaten çok önceden planlanmışken, 3 gün önce 21 Ocak Perşembe sabahı İstanbul’dan gelen çok acı bir haber ile sarsıldım. Ülkemizin en değerli iş adamlarından ve en genç cemiyet ve meslek örgütü önderlerinden, 35 yıldır tanıştığım ve sürekli iletişim içinde olduğum Koç Holding’in Başkanı Mustafa Vehbi Koç’u yitirmiştik. Ardından gelen bir acı haberle de gerçek vatanperver, Tunceli eski Milletvekili KAMER GENÇ’in ölüm haberiyle bir kez daha kahroldum. Maalesef KAMER GENÇ’de kendisnden önceki yıllarada aynı günlerde mendebur kansere yenik düşmüş AYDIN GÜVEN GÜRKAN ve İSMAİL CEM’le aynı kaderi paylaşmışlardı. Evet; Mustafa Koç’umuzu “24 Ocak bu gün”, öğlen namazı sonrasında İstanbul’da çok Sevdiği Dedesi Vehbi (Koç) Bey’in yanında toprağa vereceğiz. Kamer Genç ise; İstanbul Kartal’da ki uğurlama töreninden sonra yarın (25 Ocak) memleketi Tunceli’de Ay Yıldızlı Türk Bayrağına sarılı olarak toprağa verilecek. Perşembe sabahı 56 yaşında geçirdiği bir kalp krizi sonrasında tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan ve yaşama veda eden Mustafa Vehbi Koç’la 35 yıl önce henüz 21 yaşında iken İzmir’de tanıştık. O yıllarda yurt dışında eğitim gören Mustafa Vehbi Koç, Dedesi Vehbi Koç’la birlikte onuruna İzmir’de düzenlenen, <1923 İzmir İktisat Kongresi> etkinliklerine katılmış ve Dedesine refakat etmişti. O Devlet etkinliğinde Ben de “İzmir Protokol ve Halkla İlişkiler Müdürü” ünvanımla görevliydim ve etkinliklerin “Devlet Onur Konukları” olarak davet edilen ve çok özel ağırlanan “Vehbi Koç ile Prof. Afet İnan”a mihmandarlık hizmetini yerine getirmiş kişiydim. İşte O günlerde Mustafa Koç’un Sancar Ağabey’i oldum. Programımız çok yüklü olmasına rağmen, Genç Mustafa Koç’un özel isteği üzerine                          Koç Ailesinin İzmir’de ki yakın Aile Dostu Arif Kayıra’nın Cadillac marka lüx arabasıyla Karşıyaka’ya gittik ve Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım’ın Anıt Mezarını ziyaret ettik.            

Hiç unutmam; Dede ve Torun birlikte abdest aldılar Anıt Mezarın hemen yanında ki Camide ikindi namazı kıldılar. Namaz Sonrasında da Arif Kayıra’nın davet ettiği Hisar Camii Başimamı Lütfü Görmez Hoca Efendi’nın rehberliğinde Atatürk ve Zübeyde Hanım’ın anılarına okunan kuranı şerif’i dinlediler ve sonrasında da ellerini açarak cemaat la birlikte hatim duasına katıldılar. Ayrıca; cemaat’a ve vatandaşlara İstanbul Divan Pastanesine hazırlatmış oldukları “külahta şekerler” den dağıttılar. Ayrılırken de, Camiye de bayağı iyi sayılacak bir de nakdi bağış yaptılar. Dede Vehbi Koç, Prof. Afet İnan Hanım  ile Arif Kayıra Karşıyaka Sahilinde ki Tilla Restoran’da otururlarken Biz Genç Mustafa Koç ile birlikte Karşıyaka Çarşısında Kitapçı İhsan Bey’in dükkanına gittik. Mustafa Koç, Atatürk ve İzmir’le ilgili yazılmış ve yayınlanmış ne kadar kitap varsa her birinden satın aldı. Beni ilginç bulan ve çok seven Mustafa Koç ile o günden sonra irtibatımız hiç kesilmedi. İstanbul’da ki yemekli Düğününe de davet edildim ve Merhum Arif Kayıra ile birlikte katıldık. İzmir’e her gelişinde ve verilen şirket yemeklerinde Beni daima yanında oturttu. Arif Kayıra’nın vefatından sonra İzmir’le ilgili tüm istihbaratlarını da beni arayarak, Benden alırdı. Hastalığım süresince bir personelini görevlendirdi ve Hastanede yattığım günlerde Benimle daima ilgilendi. 2015’in son ayında Eski Büyük Efes Oteli’nin önünde karşılaştık. Hava günlük güneşlikti. Mustafa Koç; <İzmir’i ve İzmir’lileri çok sevdiğini, İzmir’de yaşamak isterdim.> dedi ve şaka yollu, demişti.           

Mustafa Koç, çok iyi ve kaliteli yetişmiş, mütevazi, tevazu sahibi, vefalı, alçak gönüllü, iyi kalpli, merhametli, duygusal, paylaşımcı, dayanışmacı, bilgili, birikimli, akıllı ve işini çok iyi bilen ve takip eden, tanıdığını unutmayan, hafızası çok kuvvetli bir kişiydi. Onunla ve Koç Ailesiyle ilgili çok güzel anılarımız var. İnşallah bir gün fırsat bulur. Yazarım.                         

Bu gün andığımız, iyi bir yazar olduğu kadar, çok iyi bir düşün adamı da olan Uğur Mumcu, Türkiye’nin yetiştirdiği en başarılı yazın adamlarından biriydi. Araştırmacı Gazeteciliğin çağdaş önderiydi. Atatürk’ün Aydınlanma Devrimlerinin ödünsüz savaşçısıydı. Yaşadığımız günlerin kararmış tablosu içinde Uğur Mumcu’nun yokluğunu şimdilerde daha iyi anlıyoruz. 23 yıllık hasretten sonra Uğur Mumcu için Türkiye’nin her tarafında yüzlerce Anma Etkinliğinin yapılması, kitaplarının çok satması, onun bizleri; ışıklar içinde yatarken de aydınlatmasının en belirgin kanıtıdır. Uğur Mumcu’nun ölümünden 2 yıl önce, 31 Ocak 1990 günü kaybettiğimiz terör şehidi Prof. Dr. Muammer Aksoy’un cenazesinde onun çerçeveli fotoğrafını da Uğur Mumcu taşımıştı. Terör Şehidimiz Uğur Mumcu’yu 23’ncü Ölüm Yıldönümünde sadece İzmir İl ve İlçelerinde, Benim saptayabildiğim 43 Etkinlikle anıyoruz. Yine 15 yıl önce, bir 24 Ocak günü, Diyarbakır’da görevinin başında teröristlerin, korumalarıyla birlikte haince şehit ettikleri Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı da rahmet ve sevgiyle yad ediyorum. Tesadüfe bakınız; 1968 yılında başlayan gazetecilik yaşamımda Benim en önemli eğitimci rehberlerimden birisi olmuş olan, İstanbul’da Milliyet Gazetesinde aynı odada çalıştığımız, Masam olmadığı için Benimle masasını bile paylaşma lutfunda bulunan İsmail Cem’i de 9 yıl önce 24 Ocak 2007 günü kaybetmiştik. Bugün; İzmir’in çeşitli yerlerinde düzenlenecek anma etkinliklerine Ben de katılacağım. Bazılarında konuşmalar yapacağım. Yapacağım tüm konuşmalarda Uğur Mumcu ile birlikte Gaffar Okkan ve İsmail Cem’le olan anılarımdan da, hiç şüphesiz Mustafa Koç’dan da bahsedeceğim. 7 gün sonra; önümüzdeki hafta sonu, 31 Ocak Pazar günü de bir diğer Terör Şehidimiz olan; Atatürkçü Düşünce Dernekleri’nin Kurucu Genel Başkanı Muammer Aksoy Hocamızı da 26’ncı ölüm yıldönümünde anacağız. 8 gün sonra ise; 1 Şubat 1979 günü İstanbul’da terör kurşunlarıyla katledilen Türk Basınının emsalsiz Duayeni Abdi İpekçi Hocamızı da, katledilişinin 37’nci ölüm yıldönümünde anacağız. 1 Şubat Pazartesi günü, Ocak ayında yitirdiğimiz tüm değerlerimizin anıları için, “İzmir’i Sevenler Platformu Dernekleri” olarak, 3 Bin kişilik Lokma döktürterek terör şehitlerimizi anacağız.  Ayrıca; “İzmir 68’liler Platformu” olarak, “İzmir’i Sevenler Platformu”nun da katkılarıyla, Abdi İpekçi Hocamız ile birlikte ifade ettiğim tüm terör şehitlerimizi 4 Şubat 2016 Perşembe günü, Saat: 14.00 - 16.30 arası, Kültürpark İzmir B.B.B. İzmir Sanat Kültür Sanat Merkezi’nde ki Oditoryum Salonu’nda anacağız. Anma etkinliğinden önce, hep birlikte İzmir Sanat’ın bahçesinde ki Nazım Hikmet Anıt Heykeli’ne, yitirdiğimiz tüm değerlerimizin anılarına, hep birlikte 1’er tek çiçek bırakacağız. Bu satırlarımı bir davet kabul ederek 4 Şubat Perşembe günü Saat: 14.00’de Kültürpark İzmir Sanat’da olmanızı diliyorum. Biz Abdi İpekçi ile birlikte çalışmışlar ona hep “Abdi Bey” derdik. Basın Ahlak Yasasını kendisine yaşam biçimi edinmiş Abdi Bey, Basın Etiğine sımsıkı bağlıydı. Türk Gazeteciliğinin evrene açılmış yüz akıydı. Türkiye’de Abdi Bey gibi Dünya Gazetecilerinin Evrensel Örgütü olan “IPI” de 10 yıla yakın Yöneticilik yapmış başka bir gazeteci örneği yoktur. Abdi İpekçi’yi de ilerki yazılarımda daha detaylı anlatacağım. Milliyet ve Cumhuriyet Gazeteleri aracılığıyla, Türk Basını’na ve okuyucularına, bilim ve bilgiye dayanan araştırmacı gazeteciliğin, evrensel etik değerlerini öğretmiş olan Uğur Mumcu, basın etiğinin en başında yer alan “ güvenilir olma İlkesini” ilk kez uygulamıştır. Uğur Mumcu; yenilikçi, dürüst, çağdaş ve uygar bir gazeteciydi, Köşe yazılarını yazarken Türk dilini ve imla kurallarını doğru kullanmak için büyük özen gösterirdi. Aynen İsmail Cem gibi onun da masasında “İmla Kılavuzu” ile Türk Dil Sözcüğü bulunurdu. Uğur Mumcu’da İsmail Cem’de sadece çalıştıkları gazetelerin çalışanları için değil herkes için, birey gazetecilik otoriteleriydi. Her ikisi de inançlı ve inatçıydılar. İyi Okurlardı ve iyi yazarlardı. Her ikisi de müstesna gazeteciliklerinin yanı sıra, <“örnek insan”, “örnek vatandaş”> olarak ta takdir toplamışlardı. Belediye Protokol ve Halkla İlişkiler Müdürü olduğum günlerde, İzmir’de birlikte çalıştığımız Gaffar Okkan, tanıdığım en doğru ve en dürüst Polis Müdürlerinin en başında geliyordu. Herkesin yardımlarına koşan, mütevazi ve tevazu sahibi Gaffar Okkan’ın toplum önderliği ve büyüklüğü, tevazuunun ve mütevaziliğinin altında ezilir gibiydi. Kendi işini kendisi yapardı. Emniyetin kendisine tahsis ettiği korumaları ve şoförü bile kullanmazdı. Yemekhanede herkes gibi sıraya girer, yemek tabldotunu bile kendisi alırdı. Kaliteli ve mükemmel ötesi bir Emniyetciydi.                         

Yıllar önce 1969 yılında beni, yanlış bir eğitimden vazgeçirip, “ İletişim - Halkla İlişkiler” eğitimi yapmaya yönlendiren, “ Efkar-ı Umumiye ile Münasebetler” dediği, “Halkla İlişkiler” mesleğiyle beni ilk tanıştıran Abdi İpekci’de; Uğur Mumcu’da, Gaffar Okkan’da ve Muammer Aksoy’da ve mendebur kansere yenik düşüp, ölen İsmail Cem ile Aydın Güven Gürkan’da teröre ve şiddete her zaman karşıydılar. Türkiye olarak; Biz, Hepimiz, Bu Değerlerimizin katlediliş yıldönümlerinde ezik ve mahzun durumdayız. 80 ilimizde 149 etkinlikle anılan Uğur Mumcu’nun da, Bedrettin Cömert’in de, Necip Hablemitoğlu’nun da, Muammer Aksoy Hocamızın da ,Hrank Dink’in de  Bahriye Üçok’un da , Gaffar Okkan’ın da, Ahmet Taner Kışlalı’nın da, Özdemir Sabancı’nın da, Savcı Doğan Öz’ün de, Çetin Emeç’in de ve diğer hepsinin de cinayetlerinde “ tetiği çektirenler” belli değildir. Karanlıkların Aydınlanması için yapılan tüm girişimler sanki özellikle karartılmıştır.

Biz İzmir’de; içinde bulunduğumuz ve yöneticiliğini paylaştığımız, “Demokratik Sivil Toplum Güçleri” olarak , her fırsatta; Etnik ve Dinsel Ayrımcılığı, Terörü, Şiddeti ve Bireysel Silahlanmayı Lanetlemeyi sürdürüyoruz.

               Ocak ayları hep hüzünlü aylardır. Memleketimiz ve İzmir için hizmet etmiş, özellikle İzmir’e eserler kazandırmış pek çok değeri Biz bu ay içinde yitirdik. İnşallah andığımız bu isimlere artık yeni isimler eklenmez. Mevcutları eserleriyle ve anılarıyla anmayı sürdürürüz.Tüm Okuyucularıma en iyi dileklerimle sevgi ve saygılar.

Sancar MARUFLU



Bu yazı 6386 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI