UNUTKAN AŞK


Sibel Unur Özdemir GÖNÜLLER SOHBETTE
 
 


UNUTKAN AŞK

Nermin Bezmen… Aşkı en güzel anlatan kadınlardan biri.

Unutkan Aşk… Nermin Bezmen’in  yeni romanı.

Sevgili Nermin Bezmen’in diğer eserleri gibi bu eserini de beğeniyle okudum. Kimi zaman boğazım düğümlendi, kimi vakit ise göz pınarlarımdan yanaklarıma süzüldü gözyaşlarım.

Nermin Bezmen iyi bir kalem ustası. Hâl böyle olunca da her seferinde güzel ve değişik bir lezzetle donanıyor okurları. Ben de üç günde okuyup bitirdim bu güzel romanı.

Unutkan Aşk’ta yaşanan güzel anlara, imrenilecek aşkı yaşayan Atlas ve Maya çiftine zehirli bir sarmaşık gibi sarılan Alzheimer hastalığının etkilerini ve sonuçlarını okuyorsunuz olağanüstü bir dil işçiliğinin eşliğinde. Bu kadar güzel, bu kadar hayat ve sevgi dolu bu insanlara hastalığı yakıştıramıyorsunuz. Her şey kendi doğası içinde akıp giderken bir anda –hem de hiç beklenmedik bir zamanda- alaşağı oluveriyor kurulu düzen. Alzheimer denilen illet yaşarken öldürüyor aslında insanı. Ben de anneannemde bu hastalığı tatmış bir kişi olarak, ona bakmaya çalışan annemin çektiği zorlukları gördüğümden belki de Atlas’ı çok daha iyi anlayabiliyorum. Çok sevdiğin bir insanın gözlerinin önünde günden güne yok oluşunu izlemek ve çaresiz kalmak hiç de kolay değil.

Yıllar önce babası Alzheimer olan bir arkadaşımı hatırladım Unutkan Aşk’ı okurken. Babasının evden çıkıp gidişi ve günler sonra bulunması sonucu arkadaşım babasını bakımevine yatırmaya karar vermişti. Sadece onun güvenli ellerde olduğunu bilmek için. Ancak pek çok kişinin eleştiri okuna hedef olmuştu. Ben, o zaman da onu anlamıştım, şimdi de anlıyorum. Sevdiğin bir insanı bakımevine yatırmaya karar vermek hiç de kolay değil. Ama çaresizlik çok kötü. Arkadaşım iş yerinde olmak zorundaydı ve ondan başka babasına bakacak kimse yoktu. O, en doğru kararı vermişti.

Biz, anneannemi bakımevine yatırmaya kıyamadık ama geçip giden günler anneme tansiyon ve şeker hastalığını hediye etti. Nereden nereye geldik değil mi? Dert adamı söyletir derler ya… İşte öyle bir şey. Belki sizler de ben gibi bu romanı okurken kendinize ait izler bulacaksınız.

Atlas ve Maya’nın büyük aşkı bu hastalığa meydan okumaya çalışsa da kader ağlarını Alzheimer’dan yana örüyor. Kanlı, canlı karşınızda duran insan sizi tanımıyor. Kelimeleri yan yana getiremiyor. En kolay davranışlarını bile hatırlayamıyor. Lakin kitabı okurken düşündüm kü… Kültür seviyesi yüksek insanlarda bu hastalığın etkileri de daha yumuşak mı seyrediyor acaba? Yoksa Bezmen mi yumuşatarak anlattı biz okurlara hastalığın Maya üzerindeki gelişmelerini. Çünkü ben anneannemde daha farklı etkilerini -olumsuz- gördüm.

Ve Atlas… Çok sevdiği eşinin günden güne gözünün önünde eriyip yok olmasını izlemek zorunda. Çaresiz. Dayanıyor sonuna kadar ama sonunda o da -Maya’nın da isteği üzerine- eşini bakımevine yatırmak zorunda kalıyor onun iyiliği için. Her gün ziyaretine gidiyor. Bir iyileşme belirtisi arıyor Maya’sının davranışlarında. Onu tanısın istiyor. Ve sonunda çok büyük bir fedakârlık da bulunuyor. Kaç erkek Atlas gibi yüce gönüllü olabilir ki…

Bir de çocukları ve torunu var Maya’nın. Birbirlerini çok seviyor aile bireyleri. Üstelik biri üvey oğul olmasına rağmen. Maya’nın sevgi dolu kişiliği tüm aile bireylerinin gönüllerinde taht kurmuş. En güzeli de bu hastalığın etkisiyle birbirlerine daha da çok kenetlenmeleri. Sükûnet içinde ama bilinçle hareket etmeleri. Bezmen’in altını çizdiği bu vurgu dikkat çekmeyecek gibi değil.

Hastalığının bilincinde olan Maya’nın Henüz akli melekeleri yerindeyken gelişecek olumsuzluklar karşısında aile bireylerini koordine etmesi de takdire şayan. Kendisi hastalığını kabullendiği gibi sevdiklerinin de olumsuz gelişmeler karşısında izleyecekleri yol haritasını çizmekte. Daha da ötesi her zaman temiz ve bakımlı. Saçlarını tarıyor, makyajını yapıyor. Yarım kalan son romanını tüm güçlüklere karşın tamamlamaya çalışıyor ancak bir o kadar da alıngan. Elbette en çok yanında olan hayat arkadaşı Atlas’a büyük sorumluluk düşüyor bu noktada. Atlas, ünlü bir tiyatro sanatçısı. Aynı zamanda çok iyi ve vefalı bir eş. Yalnız unutmamak lazım ki o da bir insan ve dayanma gücü bir yere kadar.

Maya, başına gelecekleri en ince ayrıntısına kadar araştırıyor, biliyor, ona göre hareket etmeye çalışıyor. Ancak bir insanın bunu kabullenmesi hiç de kolay değil. Yavaş yavaş yok olduğunun bilincinde kimi zaman. Ve sonra öyle bir an geliyor ki her şey allak bullak. Gelgitlerin içinde yaşıyorsun ve yaşadığının bile farkında değilsin aslında. Akıl kabul ediyor fakat kalp bu yaşananları onaylıyor mu? Yaşam tüm hızıyla sürüyor ve sen bu hayatın içindesin ölüm seni alıp götürene kadar.

Biz okurlara da bu hastalığa yakalanan ve onlara bakmak için çaba gösteren insanlara daha anlayışlı olmak düşüyor; çünkü herkesin Murat gibi doktor bir dostu yok. Çevrenin desteğinin önemi de Murat ve eşi Buket’in bu yaralı aileye karşı yakınlığı ile vurgulanmış romanda.

Bezmen’in naif, akıcı, içten, sıcacık anlatımı bir çırpıda içine çekiyor sizi. Satırları su gibi içip sayfaları çabuk çabuk çeviriyorsunuz.

Romandan bir bölüm:

“Maya kocasının yanağını okşadı,

“Lütfen bu dediklerimi unutma. Benden, benimle olan kendinden kaçmak isteyeceğin günler olursa, tereddüt etmeden uzaklaş... Ama çok uzun değil. Geri dön tekrar. Ben hatırlamasam bile dön.”

“Aşkım, sen her şeyimsin benim. Kalacağım, gideceğim, döneceğim… her yer senin olduğun yer. Sen, yuvamsın benim.”

Sevdiği kadının kendisini bir gün hiç hatırlamayacağını, bütün bu sevişmeleri, öpüşmeleri, kucaklaşmaları unutacağını düşünmek Atlas’ın içini acıtıyordu... Ona hasret kalacağı günlerin acısını çıkarmak ister gibi sarıldı karısının bedenine. İkisi de ne zaman gerçekleşeceğini bilemedikleri o meşum gelecekle ilgili   birbirlerine şimdiden duydukları  hasretle, inişli çıkışlı bir ruh haline girmişti. Bedenleri sevgiyle, ihtirasla, tutku ve şefkatle, mutluluk ve hüzünle sevişiyordu.”

Doğan Kitap’tan çıkan Unutkan Aşk 440 sayfa. Kapak tasarımı Nermin Bezmen’in oğlu Pamir Cazım Bezmen tarafından yapılmış. Romanı bitirdikten sonra kapağa dikkatlice bakarsanız ne kadar ustalıkla tasarlandığını sizler de göreceksiniz.

Nermin Bezmen bu eserini, dünyanın dört bir yanında sessizce tükenen, ölmeden defalarca ölen Alzheimer hastalarına ve onların iki dünya arasında kalıp çaresiz, umutsuz mücadele eden yakınlarına adamış.

Lafın özü; Artık Maya ve Atlas Altın Göl’de…

‘Olmayan Ülke’de yaşamlarını sürdüren Maya ve Atlas’a ömür boyu mutluluklar dilemekten başka çare kalmıyor biz okurlar için.  Onlar artık ölümsüzleşti Nermin Bezmen’in Unutkan Aşk’ı ile yüreklerimizde yer alırken.

Ankara, 01 Eylül 2020



Tarih: 02.09.2020 17:45