Saygıdeğer Bakanlar,

Saygıdeğer Valiler ve Belediye Başkanları,

Dünyanın dört bir köşesinden gelen değerli konuklarımız,

Hanımefendiler, Beyefendiler,

İzmir’e hoş geldiniz, sefalar getirdiniz!

Bugünkü buluşma nedenimizi, sakın ola, sıradan bir açılış töreni olarak nitelendirmeyin!

Çünkü bugün açılan, herhangi bir fuar organizasyonu değil!

Koskoca bir çağa tanıklık eden, ulu bir çınardır söz konusu olan..

Dünyanın başka bir ülkesinde, başka bir coğrafyasında,

fuarını bizim kadar benimseyen, bizim kadar seven,

bizim kadar sahip çıkan başka bir kent yoktur.

Biz İzmir’de fuarı, hep hayatımızın bir parçası olarak gördük..

Çocukluğumuzun ve gençliğimizin en güzel anılarında hep Fuar vardı.

Uçup giden bir balonun verdiği hüzün oldu kimi zaman..

Kimi zaman lunaparkta atılan kahkaha!

Yabancı dil öğrenme isteği, pek çoğumuza ilk kez fuardaki ülke pavyonlarında aşılandı.

Kestane şekerini, üzüm şırasını, buzlu bademi ilk burada tattık.

Paraşüt Kulesi’nden atlayanları izlerken ne düşler kurduk, kimbilir!

Pak Bahadır, bizim için bir filden çok öte, sanki aileden biri gibiydi.

Çocuklar, “mutlaka bitirmelisin” diye özenle dilimlenmiş meyveleri,

annesinden habersiz, onun için saklardı.

Bizim için Fuar, hem eğlence demektir, hem ekonomi..

Çiftçi için hasat sonrası yorgunluk atılan keyifli bir mola, sanayici için rekabet, sipariş, sözleşme..

Hem hareket, hem bereket..

Aynı zamanda şöhrettir fuar..

Hem Zeki Müren’in ışıltılı kostümü, hem de Cem Karaca’nın yeşil parkası demektir.

Biraz gazino, biraz kabare, biraz şarkı ve türkü, biraz da kanto..

Ve aile demektir Fuar..

Bazen annelerin yaptığı mis gibi sarmaların, çimenler üzerine serilen lavanta kokulu örtü üzerinde hep birlikte yenilmesi;

bazen de Kaskatlı Havuz başında çekilmiş bir mutluluk fotoğrafı..

İnsanların “yolun altından geçtiği söylenen” elektrik tellerinden değil, “mutluluktan” yorulduğu;

İlk buluşmaların, tanışmaların ve aşkların yaşandığı sihirli bir yer..

Biraz nostalji, biraz gelecek..

Ve sadece İzmir’e değil, Türkiye’ye bir nefes!

Biliyoruz ki, Dr. Behçet Uz’un büyük çabalarıyla büyüyen Fuar, yine O’nun ifadesiyle,

“Müstesna bir Cumhuriyet eseri” dir.

Olmaya da devam edecektir.

Bizler, Ulu önderimizin verdiği “İzmir’i fuarlar ve kongreler kenti yapma” görevini yerine getirmenin çabası içindeyiz.

İzmir Enternasyonal Fuarı’nın kuruluşundan bu yana geçen süre içinde, elbette dünyamız çok önemli değişimler yaşadı.

Bir yandan uluslararası siyasetin kuralları ve aktörleri değişirken, diğer tarafta dijital devrimle birlikte küresel bir yapı ortaya çıktı.

Bu yeni dünya içinde fuarcılık da hızla değişti.

Değişmeyen tek şey, bizim Fuar sevgimizdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak, yaşanan bu gelişmeleri elbette çok yakından takip ediyoruz.

Gaziemir’de kurduğumuz Türkiye’nin en büyük ve en nitelikli fuar merkezi Fuar İzmir, bunun en büyük kanıtı.

Ancak 84 yaşındaki İzmir Enternasyonal Fuarı’nı da,

mutlaka sahip çıkmamız, mutlaka yaşatmamız gereken çok önemli bir değer olarak görüyor; bunu boynumuzun borcu biliyoruz.

Hem bu markanın taşıdığı enternasyonellik iddiasını sürdürmek hem de bizim için var olan önemini daha da artırmak için, fuarımıza yeni bir içerik kazandırmak üzere çalışmalara başladık.

Uluslararası tasarım ödülleriyle desteklenecek bir gençlik festivali, bu çalışmalarımızın ilk ve önemli bir ayağı olacak.

84. Fuarımızın sloganı, işte bu nedenle “Köklü geçmiş, aydınlık gelecek..”

Son olarak söyleyeceklerim,

belki de konuşmamın en can alıcı bölümü olacak:

İzmir Enternasyonal Fuarı, tarihi boyunca pek çok savaş, pek çok çatışma gördü.

Ama hep barış için var oldu.

Şimdi 84 yaşındaki bu barış çınarının gölgesinden sesleniyorum:

Artık kan ve gözyaşı görmek, masum insanların feryatlarını duymak istemiyoruz.

Herkes taşıdığı sorumluluğun gereğini yapsın ve akan kan bir an önce dursun!

Bu konuda bize düşen görev neyse, şartsız-koşulsuz hazırız!

Türkiye’nin hoşgörü kenti İzmir’e de bu yakışır!

***

Sayın Bakanlar,

Değerli Konuklar,

Bugün burada bizlerle birlikte olduğunuz, açılış törenimize katılarak güç ve onur verdiğiniz için, İzmir halkı adına şükranlarımı sunuyorum.

Başta, İzmir Enternasyonal Fuarı’nı bir sembol haline getiren unutulmaz belediye başkanımız Dr. Behçet Uz olmak üzere,

bu fuara büyük emekleri geçen, katkı koyan tüm belediye başkanlarımızı

ve elbette rahmetli Başkanımız Ahmet Piriştina’yı da, minnetle ve şükranla anmak istiyorum.

İzmir’den Ege’ye, Türkiye’ye ve dünyaya 84. kez merhaba!

M E R H A B A!