Küçük çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?”
Srebrenitsa katliamında öldürülen dört yaşındaki bir çocuğun ölmeden önce annesine sorduğu sorudur bu… Ve bizler, yani bir çocuğun annesine böyle bir soru sormasını sağlayanlarla aynı dünyada yaşamak istemeyenler, Srebrenitsa’da 25 yıl önce yaşanan acıyı hala yüreğimizde taşıyoruz.

Küçük çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?”


Küçük çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?”

Srebrenitsa katliamında öldürülen dört yaşındaki bir çocuğun ölmeden önce annesine sorduğu sorudur bu… Ve bizler, yani bir çocuğun annesine böyle bir soru sormasını sağlayanlarla aynı dünyada yaşamak istemeyenler,  Srebrenitsa’da 25 yıl önce yaşanan acıyı hala yüreğimizde taşıyoruz.

11 Temmuz 1995 yılında Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana gördüğü en büyük katliam yaşanmıştır. Yugoslavya iç savaşı yaşanırken 1993 yılında Birleşmiş Milletler (BM) burasını Boşnaklar için "güvenli bölge" ilan etti. Sırpların iki yıl süren kuşatması sonrası Temmuz 1995'de Srebrenitsa düştü ve binlerce Boşnak erkek, kadın ve çocuk, kentin hemen dışındaki Potokari'de bulunan Hollandalı askerlerin denetimindeki BM Barış gücü kârargahına sığındı. Hollandalı askerler kârargaha sığınanlara burada güvende olacaklarını söyledi. Ancak askerler Sırp güçlerin kampı kuşatması üzerine binlerce Boşnak’ı Sırplara teslim etti. Otobüs ve kamyonlara bindirilen sivil Müslüman Boşnaklardan 8 bin 372'si götürüldükleri ormanlık alanlarda, fabrikalarda, depolarda katledildi. Katledilenlerin cenazeleri ülkedeki çeşitli toplu mezarlara gömüldü. Soykırımda katledilenlerin bir kısmının cesedine bugüne kadar hâlâ ulaşılamadı. 

Göz göre göre gün gün saat saat katliamın sesleri gelirken, BM, AB, NATO sessiz kalmayı tercih etmiş ve insanlık tarihinin utanç sayfalarından biri çağdaş demokrasilerin beşiği Avrupa’nın tam ortasında yaşanmıştır.

        Srebrenitsa Katliamı II. Dünya Savaşından bu yana Avrupa’da gerçekleşen en büyük toplu insan kıyımı olması yanı sıra hukuksal olarak ilk belgelenmiş soykırım olması açısından da önemlidir. Ancak ne var ki bu soykırımı yargılayanlar da bir zamanlar bu katliama seyirci kalan ve bizzat savaşı kışkırtan emperyalistlerden başkası değildir.

Bir gazetecimiz; “Tanrısı değişir kendisi değişmez tek din faşizmdir” demişti. Tarihten ders almayı başaramayan insanlık, farklı din, dil, ırk ve inanç kisvesi altında faşizmi yaşatmayı ne yazık ki her seferinde başarıyor.

       Bizler faşizme, katliamlara, baskılara karşın ne olursa olsun barışı, kardeşliği, dayanışmayı savunuyor ve Nazi Kamplarından, Ruanda’dan, Hocalı’dan, Srebrenitsa’dan, Şengal’e  tüm katliamları lanetliyoruz.


Tarih: 11.07.2020 10:31
Kaynak: Konak Kent Konseyi

Editör: Zeynep Genç Alpdoğan/[email protected]